Gönül kapılarını açıpta buyur
ettiğin bu toplum bilmez ki erdemli bir ressamın tuvalinde dansözlere yer yoktur…Ölümü beklemek için
bir günlük sığınağın olan bu mekanlarda ne maskeli balo oyunlarına ne de
riyakarlara yer yoktur artık…Ne billur köşklerinizde mıncıklanan Tahitili
kızlar, ne şatoların ipek masalarında parıldayan natürmortlar,ne de Pavlovcu
kültür mekanlarını maskeleyen kent soylu portreleri yok artık bu tuvallerde…Ve
bir gün göze görünmez ölüler çalarlarsa kapınızı, deyin ki ; “ aktıkça büyüyen
sulardır benim resimlerde aradıklarım..”
Ve Kent..!
Önce sahra yalnızlığına bürünmüştü
kent; boş ve anlamsız…
Sonra “menhir” oldu dolu ve anlamsız...
Dolmendi, tromlekti, duvarsızdı, hırsızı
da yoktu dolu ve anlamlı…
Bir gün çıkıp
geldiler..ilkeldiler,karaydılar ve de aç sesliydiler..geliyorlardı
“PALEolitikten”, gidiyorlardı “PARA elotiğe” doğru..Eli baltalı ve ateş
ağızlıydılar…Gök Tanrıdan indirdikleri bir kitapla kutsadılar
toprağı…Çatalhöyük oldu, Nineva oldu, Athina oldu paftanın adı..Öldüler ve
öldürdüler başkalaştırdıkları kendilerini…Ve kanla beslendi toprak.Kız alıp
verdiler para karşılığında ; adına “gelin” dediler.Mülk ve ganimet topladı
çeteler…
Adına insanlık tarihi dediler!
******************************
SİYAH PALET
Yorumlar
Yorum Gönder