BİRAZ DA MAHİR ÜNSAL ERİŞ


1980'de Çanakkale'de doğan edebiyat dünyasının değerli kalemlerinden Mahir Ünsal Eriş'i Olduğu Kadar Güzeldik kitabı ile tanımıştım. Kitabını bitirir bitirmez de aslında onu keşfetmek için ne kadar geç kaldığımı anladım. Ben neden bu zamana kadar Mahir Ünsal Eriş'ten haberdar değildim! Geç olsun güç olmasın dedim ve diğer kitaplarından Dünya Bu Kadar, Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde kitaplarını da okudum. Tabi bu süreçte her ay yazdığı edebiyat dergilerinden de takip ediyorum yazılarını.

Okudukça farkı nedir diğer hikaye yazarlarından diye düşündüm. İlk emin olduğum; Mahir Ünsal Eriş'in içimizden biri olduğu. Kitaplarında kendimi buldum, Yeliz'i buldum, Fikret'i buldum, Ali'yi buldum, Serkan'ı buldum, Feridun'u buldum, Turgay'ı buldum. Hikayelerindeki tüm karakterlerin aslında aramızda olup, bizimle yaşadığını fark ettim.

Okurun sınırlarını zorlayan uçuk kaçık hikayeleri değil, okuru okudukça meraklandıran, "bu işin sonu nereye gidecek" dedirten akışkan olay örgüsü ile bitirdikten sonra zihnimizden hiç silinmeyecek hikayeleri var.

Ha bu arada Çanakkale'de doğmuş fakat Bandırma'da büyümüş. Doğduğun değil doyduğun yer misali Mahir Ünsal Eriş Bandırmalı olmuş. Aslında hikayeleri ile hayatlarımıza giren bu özel kalem sadece tek bir memleketin çocuğu değil, bizim oralı. Ailesinde müzikle ilgilenenler olmasına rağmen o yönünü edebiyata çevirmiş ve bu alanda da hızla başarıya doğru ilerlemiş.

Sen hangi mesleği yapıyorsan sana sorarlar; ailede kim var bu mesleği yapan diye. Evet meslekler bazen aileden gelen genetik zeka ve beceri ile insanın hayatına yansıyabiliyor. Fakat ben yazarlığı bir meslek olarak değil kutsal bir yetenek olarak gördüğüm için genlerle bir ilgisi olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Kaliteli bir yazarın; yeteneği, hayal gücü, bilgi birikimi ve standart insanların kafa yapısından farklı bir yapıda olduğunu düşünüyorum. Mahir Ünsal'ın edebiyattaki başarısına şahit olduğum ve onu okuma fırsatını yakaladığım için mutluyum. Hiç şüphesiz ki tüm okurları kitaplarını bir solukta okurken, yeni bir kitap için sabırsızlıkla bekliyordur. Madem konu konuyu açtı ve yeni kitap dedik, o zaman şu güzel haberi de size vereyim; belki sonbahar gibi değerli yazarımız Mahir Ünsal Eriş'ten yeni bir kitap gelebilir. Yakın bir zamanda yepyeni hikayelerle buluşmamıza az kaldı! Bir de Kutlukhan Perker ile hazırlamakta oldukları bir kitap var. Ve tabiki her zaman devam etmekte olan çevirileri Mahir Ünsal'ın çalışmaları arasında.

Özellikle hepimizin merak ettiği bir konu var. Bu yazarlar, şu bir solukta okuduğumuz kitaplardaki hikaye karakterlerini nasıl belirliyorlar? Bunlar acaba tanıdıkları insanlar mı yoksa tamamen hayal ürünü mü? Mahir Ünsal Eriş ile yaptığım röportaj sırasında tüm okurları adına bu soruyu kendisine sordum.

" Açıkçası ben sadece hikayemi anlatmaya odaklanıyorum, karakter hikayelerin içinden çıkarak kendilerini var ediyorlar."

Mahir Ünsal Eriş, birçok yerel etkinliklerde sunulan plaketler, teşekkür belgeleri dışında; yazar Sait Faik Abasıyanık anısına her yıl bir öykücüye verilen ve Darüşşafaka Cemiyeti ile İş Bankası Kültür Yayınları iş birliği ile düzenlenen Sait Faik Hikaye Armağanı'nın 60.'sı İletişim Yayınları'ndan çıkardığı Olduğu kadar Güzeldik kitabı ile kendisine layık görülmüştür.

Mahir Ünsal Eriş, Sait Faik'in adını taşıdığı için bu ödülün kendisi için çok değerli olduğunu belirtmiştir. Bu ödülü alırken de "gezi"'nin pırıl pırıl gençleri ile paylaşmıştır.

Ve beni en çok mutlu eden detaylardan birine geliyorum şimdi. En sevdiğim ve ödüllü olan Olduğu Kadar Güzeldik kitabındaki "Benim Adım Feridun" öyküsü sinemaya uyarlanmıştır. Başrollerini ise Halil Sezai ve Büşra Pekin paylaşmıştır. Peki Benim Adım Feridun nasıl film olarak karşımıza çıkmıştır? Mahir Bey'e bu konu hakkında da bir soru sordum tabiki...

" Bir gün yönetmeni Çağan Irmak beni aradı ve bu hikayeden bir film yapmak istediğini söyledi. Fakat benden, kendisini bu konuda özgür bırakmamı istedi. Bende nasıl yapmak istiyorsa öyle yapması konusunda onu rahat bıraktım. Senaryo da hiçbir aşamada müdahale etmedim.

İnsanın kara kara, duvarlara baka baka yazdığı hikayenin böyle kanlı canlı bir esere dönüşmesi fikri çok heyecan verici. "

Mahir Ünsal Eriş'in de dediği gibi gerçekten. Bir hikaye yazıyorsunuz, belki zihninizde görüntüsü belirlenen karakter ile aynı değil ama sizin hikayenizi beyaz perdede oynuyor. Bu kesinlikle bir yazarın ne kadar doğru yolda olduğunu gösteriyor. Tabi bana kalsa, ben gerçek hikayeye bağlı kalarak yazarın kaleminin değerini korurum.

Şimdi filmi falan köşeye koyalım da benim merak ettiğim bir konu daha var. Bunu bazen kendime de soruyorum. Yeşim nereye kadar yazacaksın? Benim bu konuda pek bir fikrim yok. Bu yüzden bir de Mahir Ünsal'a sormak istedim. Biz kendisini ne zamana kadar okuyabileceğiz?

" Anlatacak hikayem oldukça, dilim döndükçe yazmaya devam edeceğim. Fakat yarın bittiğini düşünürsem, yarın bırakırım gibime geliyor."

Peki bugüne kadar kaleme almış olduğu eserler arasında hangisi Mahir Ünsal Eriş'i Mahir Ünsal Eriş yapıyordu?

" Böyle bir şey söylemek benim için biraz güç. Fakat yazdığım kitaplar içerisinde beni en çok heyecanlandıran, içime en çok sinen kitabım "Dünya Bu Kadar"

Mahir Ünsal Eriş'in edebi alandaki başarısı, yazdığı karakterler ve olaylarla hayatımıza uzanan kalemi dışında, mütevazi kişiliği ve sevecenliği ile de kendisiyle tüm okurları adına onur duyuyorum. Şimdi bende sizinle birlikte yeni kitabı için gün sayacağım. Olduğumuz kadar güzel kalalım!

YEŞİM TEKE

Yorumlar

  1. Mahir Ünsal Eriş i daha yakından tanımak isterdim hep.
    Ve buna yaklaştığınız için teşekkürler.
    Bu güzel insanlar mutlaka sık sık hatırlatılmalı ki;
    Okunsunlar Paylaşışsınlar.
    Toplum kendinden haberdar olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok adam gibi adamdır. Kendisi ilkokulda yan sınıfımda lisede aynı sınıf ve aynı sırada okumuşluğum vardır. Insandır, candır.

      Sil

Yorum Gönder