Kendine özgü tarzı ile sanatını boyayan adam Yüksel Arslan, ne yazık ki
Paris de hayatına veda etti. 83 yılı ardında bırakan değerli ressamımız için
cennetinde huzurlu uyumasını diliyorum. Sanatçının vefat haberi ise çalışmalar
yaptığı Ferit Edgü tarafından doğrulandı.
1933 senesinin 24 temmuzunda hayatına gözlerini açan sayın Yüksel Arslan, İstanbul Fatih'in Bahariye Mahallesinde, fabrika işçisi olarak çalışan çiftin dört çocuğundan ikinci sırada olandı. İstanbul erkek lisesinde eğitim gördüğü yıllarda Paul Klee 'nin etkisiyle çizdiği ilk resimleri lisenin duvarlarında sergilendi. 1953/1954 yıllarında İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünü okuyan değerli sanatçımız Yüksel Arslan, bölümün Anadolu'ya düzenlediği gezilere katılıp, geleneksel sanatları ve Anadolu uygarlıklarının eserlerini de inceledi.
İlk sergisini 1955 senesinde Adalet Cimcoz'un yönetmekte olduğu Maya Galerisi'nde "İlişki, Davranış, Sıkıntılara Övgü" başlığıyla açtı.
Jacques Mauduit'nin "Modern Sanatın 40.000 Yılı" adlı eserinde anlatılanlardan yola çıkarak, daha sonraki tüm eserlerinde kullanacağı kendi geliştirdiği teknikle çeşitli doğal malzemeleri kullanarak ürettiği ve arture adını verdiği resimler yapmaya başladı.
Toprak boyalar, bal, yumurta akı,
sabun, çay, ot, sidik, kan, kemik iliği ve tütün gibi malzemeler kullanarak
ürettiği boyaları kullandığı bu tekniği ilk olarak "İnsanlı Günler"
adlı sergisinde kullandı.
1959 senesinde ise İstanbul da açtığı ikinci kişisel sergisi "Phallisme", Adnan Benk ve Mazhar İpşiroğlu gibi isimlerden çok büyük övgüler aldı. Edouard Roditi vasıtasıyla Yüksel Arslan'ın resimlerini gören Andre Breton, ressam Yüksel Arslan'ı 1959 senesinin sonunda Paris'te düzenlenecek olan "Uluslararası Sürrealizm Sergisi'ne davet etti fakat Yüksel Arslan sergiye katılamadı.
Yüksel Arslan 1961 senesinden itibaren Paris'te yaşamaya başladı.
Değerli ressamımız burada birçok çeşitli sergiye katıldı. Yüksel Arslan bu
dönemde resimlerini adlandırmak için Fransızca art (sanat) ve peinture (tablo)
sözcüklerini birleştirerek arture terimini oluşturdu ve eserlerini bundan sonra
hep arture ismiyle tanımladı.
Eşi Lidy ile tanıştıktan bir süre sonra oğlu Artur doğdu. 1967 senesinde İstanbul ve Ankara'da açılan iki sergi için Türkiye'ye döndü. Basında yer alan , eserlerinin cinsellikle ilgili ve iğrenç imajlar içerdiğini öne süren yazıların ardından, Ankara'da sergilenen resimleri müstehcen oldukları gerekçesiyle savcılık tarafından toplatıldı.
Dünyaca ünlü felsefeci Nietzsche 'nin etkisinde kalan Yüksel Arslan, 1969 senesinin sonrasında Marx etkisine girdi ve on dört arture'lük "Yabancılaşmalar" dizisini Marx'ın el yazmalarından hareketle çizdi. "Das Kapital" i resimlemeye karar verdi ve 1969/1975 seneleri arasında "Kapital" dizisine ait 30 arture üretti.
1975 senesinde Fransa'da Maloine yayınevi tarafından kitap olarak basılan bu eserin ardından 1979 senesine kadar olan sürede "Kapital'in Güncelleştirilmesi Denemesi" isimli sergisini tamamladı. Tarih öncesi çağlardan günümüze kadar kendi üzerinde etkisi olan herşeyi resmettiği "Etkiler" dizisine başladı.
126 arture'lük bu seriyi 1984 senesinde tamamladı. Değerli ressam Yüksel Arslan 1981 senesinde Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü'nü, heykeltıraş İlhan Koman ile paylaştı. 1982 senesinde ise Fransa'da verilen Humour Noir Grandville kara mizah ödülünü aldı. 1984/1986 yılları arasında kendi hayatından yola çıkarak çizdiği "Autoarture" serisini çizdi. 1986 senesinde "Etkiler" dizisi Fransa'da kitap olarak yayımlandı. 1986/2000 yılları arasında "İnsan" dizisine başladı. İnsana dair en çok sinir hastalığı ilgisini çekti. Bu yüzden şizofren resimleri çizdi. 2000 senesinden sonra tekrar okumalara döndü ve Yeni Etkiler dönemi başladı.
Yüksel Arslan hayatı boyunca etkilendiği yazarlar, besteciler, romanlar, anılar, incelemeler ve felsefe kitaplarını kendi süzgecinden geçirip resmetmiştir.
Değerli ressamımızı saygıyla ve sanatla anıyorum.
YEŞİM TEKE
Yorumlar
Yorum Gönder