İçim titriyor. İçimin elinde valiz, yola çıkıyor. Soğuk bugün hava. İnadına cebim delik. Saçlarım karman çorman. İçim çocuk kalmış. Ağlıyor. Olsun. Yol uzun ve benim ellerimde, kayıp giden sevgilimin parmak izleri var. İçim bir şarkı ile yolda savunmasız. Nereden bulur bu insanlar, ben mutsuzken gülünecek şeyleri? diyerek sürdürüyor şarkısını adam. HALİL SEZAİ. Adı bu. Peki ona bu şarkıyı böyle ciğerden söyleten neydi? O da mı yola çıkmıştı? İçim şimdi yanıyor...
İki kelime yetiyor seni seven kalbi kırmaya, sonra roman yazsan ne fayda.
İki adımda geçiyorsun yalnızlık denen tarafa, sonra dağlar aşsan ne fayda.
16 Ağustos 1979 senesinde Eskişehir de gözlerini açtıktan sonra, yıllar sonra tüm insanların sol yanını titreteceğini biliyor muydu acaba? Hani belki kulağına fısıldamışlardır... Çünkü kalpleri titreten sanatçıların her zaman kutsal bir ruha sahip olduğuna inanıyorum. Belki de Halil, bunun için doğmuştu.
Babasının ailesi Bulgaristan'ın Pazarcık ilinin Paracık köyünden olmasından dolayı bu soyadı gelmiştir. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Müzik bölümünden 2003 senesinde mezun olmuştur.
Sanat ruhu ile hayatına devam ederken kariyerindeki adımlarını sinema ve tiyatro oyunculuğu, söz yazarı, besteci ve yorumcu olarak atmaya başlamıştır. Tabi benim en merak ettiğim ilk bestesini ne zaman yaptığıydı. Öğrendim ki 15 yaşında ilk bestesini yapmış Halil...
İlk albümünü ise 21 Kasım 2011 senesinde "Seni Beklerken" adı ile çıkarmıştır. İlk albümü olmasına rağmen çok büyük bir başarı yakalamıştır. Sosyal medyada bir anda en çok konuşulan isim haline gelmiştir. Bunun gerçekleşmesinin tek nedeni, şarkılarında hissettiğimiz ruh. Halil Sezai, içimizde dibine çökmüş tüm duyguları şarkılarıyla tekrar yüzeye çıkarmayı sağlamış ve sol yanımızın aslında ne kadar acıdığını, bu acıyı nasıl bastırmaya gayret ettiğimizi ve tüm gayretlere rağmen o acıların içimizde barınmaya devam ettiğini bize fark ettirmiştir.
"Geçmişimi kül etsem, durup durup küfretsem, Tanrı'ya isyan etsem de bitmez ki bu! Ben bu şehri terk etsem, ölüp ölüp dirilsem, dünyalara hükmetsem de bitmez ki bu fırtına..."
Seni Beklerken albümünde benim en beğendiğim şarkıları Fırtına, Sonbahar, Bir Rüzgar Esti. Tabi albüm baştan sonra mükemmeldi. Hepsinde de Halil Sezai ruhu vardı. Bu albüm yapacağı daha iyi albümlerin sinyali gibiydi.
Ayrıca bu süre içerisinde yapımcılığını yaptığı İncir Reçeli ve Çilek filmleri de tüm ülkeyi etkisi altına aldı. Özellikle İncir Reçeli, insanın kalbini içini dışına çıkaran bir filmdi. Sinemada izlemeyenler varsa eğer, mutlaka İncir Reçelini edinin ve izleyin. Oradaki oyunculuğu gerçekten çok başarılıydı. Bir kere sanki rol yapıyor gibi değil yaşıyor gibiydi. Doğaçlama çekilmiş bir film gibiydi.
"Her şey çok güzel olacak demiştin. Önünde uzun bir yol var demiştin. Bırak yol almayı, sağ ayağımın sol ayağıma güveni kalmadı."
İncir Reçelinin devamı olarak çekilen İncir Reçeli 2 ise daha çok kalbini ağrıtıyor izleyenin. Özellikle şarkılar büyüleyici. Halil Sezai'nin soluğundan sesinden "Kafası Kendinden Bile Güzel", "Galata" şarkıları hafızalara bir kere kesinlikle kazındı.
"Sonsuz bir akşamüstü şimdi hasret, gitmez çakıldı kaldı semaya. Canımın canı, gönlümü kahret. Gitme, müptela etme cefaya. "
2016 senesinde ise Çağan Irmak yönetmenliğinde, Mahir Ünsal Eriş'in kitabından uyarlanma "Benim Adım Feridun" da yer almıştır.
Üçüncü solo albümü "Ervah-ı Ezel" 2015 senesinde dinleyicileri ile buluşmuştur. Yıllar önce birbirinden değerli usta isimlerin seslendirmiş oldukları eserleri kendi üslubu ve muazzam yorumu ile albümü tamamlamıştır. Belki de birçok Halil Sezai seveni bu şarkıları Halil Sezai aracılığı ile ilk kez dinledi. Nefesiyle yeniden hayat verdi bu birbirinden kıymetli şarkılara. Benim bu albümde favorim eskiden Cengiz Kurtoğlu'nun seslendirmiş olduğu "Duyanlara Duymayanlara" .
Cengiz Kurtoğlu'nun yeri her ne kadar bambaşka olsa da kendine özgü tarzıyla bu şarkı adeta yeniden doğmuş.
" Her şey, her şey senin için... Dualarım, duygularım. Düşlerimde bakışların, hep seni söylüyor şarkılarım. Umrumda değil kim duyarda duysun, varsın olsun kim görürse görsün. Bırak gitmeyi kolay mı sanıyorsun ? Söyle sevgimi, herkesler duysun."
İsyan ile kalbimize derinden işleyen, bizi isyan diye bağırtan, tüm yarışmalarda, tüm filmlerde, tüm mekanlarda ama en çok da sol yanımızda yanık duran "İsyan" üstünden yıllar geçtikçe şarap gibi lezzeti artıyor. Halil'i dinlerken kemiklerim, kalbim, beynim tüm vücudum sızlıyor. Acılarım deşifre, sokağım çıkmaz, içim yangın yeri oluyor...
" Yangın var!
Yangın var içimde...
Yorgunum, huzursuzum
Küçücüğüm hala, korkuyorum.
Garibim biraz, suçluyum da.
Azıcığım hala, korkuyorum.
Korkuyorum, bütün gözlere inat,
Bakışlara inat, susanlara inat,
Akşamlara inat, harelenmiş gönlüm
YANGIN VAR!"
YEŞİM TEKE
Sadece bayıldım yazıya. Sayende Halil Sezai yi de tanıdık yine o nefis anlatımınla. Teşekkürler.
YanıtlaSil