Size bir Kapadokya hikayesi anlatayım.
Tarihi eski derin.
20 40 milyon yıl öncesinden oluşmaya başlamış burada yer yüzü şekilleri.
Önce birbirinden tahrik olan Erciyes, Aladağ ve Hasan dağı infilak etmişler. Dayanamamışlar birbirlerinin cinsel çekiciliğine. Boşaltmışlar içlerindeki lavları püskürterek doğaya.
Ve önce kızgın lavların pişirdiği toprak kütlesi kaplamış Kapadokya denen bölgeyi.
Tüf denir ona 100-150 m kalınlığında bir tabakadır.
Dışı sert içi yumuşak olur bu bölge kayalarının.
Erozyonla erotik boyut kazanır yeryüzü Kapadokya'da.
Yerin altına oturmuş şehirler vardır. Binlerce yıldır savunma korunma barınma amaçlı kullanılan aşk yuvaları.
Ancak içine girince fark edersiniz. Dışarda + -30 derece de bile yeraltı şehirlerinin içi daima 12 13 derecedir.
Ve yosun yoktur kayalar mikrop barındırmaz.
Yılan yuvası gibidir arada katlar odacıklar vardır.
O kadar sessiz ve çekicidir ki taşlar yerin altında. Şehvet duygularını tetikler.
Başka bir Dünyada sanarsınız kendinizi. Ve sevgi ihtiyacı bir canlıya sarılma dokunma ihtiyacı duyarsınız. Içiniz gıcıklanır cinsellik sarar soğuğu.
Peri bacaları vardır bir de doğanın ereksiyon hali.
Hele gece ay ışığında ne heybetli dururlar binlerce yıldır bitmeyen ve hep tezelenen bir sertlik.
Gün batımında yeraltı şehirleri dişi peri bacaları erkek görünür gözüme. Gece olur sabah olur kavuşan da yok durumunu bozan da . Üstelik Kızılırmak akar akar bitmeyen özsu gibi
bu egzotik bölgenin erotik tamlayıcısı olarak.
İHSAN ÜVEZ
Yorumlar
Yorum Gönder