Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku




"Herif rüzgarı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı. " 

"Fakat Müzeyyen , bu derin bir tutku."

"Bana daha çok tek taraflı bir tutkuymuş gibi geldi."


Müzeyyen haklıydı. Benim duygularım neden ithal olmasındı? 







Arif... Henüz kitabı basılmamış, elleri ceplerinde hikaye aramaya koyulmuş yazardı. Bir gün, sırtı ona dönük oturan kadın ayağa kalktı ve yola koyuldu. Arif de kadına... Biraz çapkın biraz sadık gibiydi kadın. Yürüyüşünden ve bir yere acelesi yokmuş gibi yürümesinden belliydi. 

Yazdı Arif fakat yayınevi hikayedeki bu kadının bir adı olmalı dedi. Adı vardı! 
MÜZEYYEN...




Bir iki tesadüf sonucu bir araya gelen Müzeyyen ve Arif hikaye nereye yuvarlanırsa oraya gidecekti fakat Müzeyyen aldı başını gitti. Belki gitmese bir hikayeleri olmamış olurdu. 









"BİTSE NE OLUR BİTMESE NE?"





Baş rollerinde Erdal Beşikçioğlu ve Sezin Akbaşoğulları'nın yer aldığı  Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, 2005 senesinde İlhami Algör'ün aynı adlı kitabından uyarlanmıştır. Yönetmenliğini Çiğdem Vitrinel'in yapmış olduğu Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filminin müziği ise Mor ve Ötesi grubundan tanımış olduğumuz Harun Tekin 'e aittir. 




Film ayrı, müzikleri ayrı beni benden alan nadir filmlerden biridir. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku Soundtrack albümünü dinlemenizi önemle tavsiye ederim. Filmi şu açıdan da taktir etmek gerekiyor; 
günümüz filmlerinde kitaptan uyarlanma olanlar, kitabın çok fazla dışına çıkarak alakasız bir iş ortaya çıkarıp yine de kitabın adını kullanarak kalitelerini çok fazla düşürüyorlar ancak "Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku" filmi kitap ile bire bir olmasa bile kitaptan çok fazla uzaklaşmadığı için kalitesini ve özellikle İlhami Algör'ün hikayeyi anlatım biçimini korumuşlar.  




"Bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması mı gerekir?"


Müzeyyen diğer kadınlardan çok farklıydı. Bir yanı sadık, bir yanı alıp başını giden. Bir yanı ürkek, bir yanı acımasız. Evet Müzeyyen gibi kadınlar adama pabucunu ters giydirirdi. 

-Müzeyyen?
*Efendim?
-Yok bir şey... Sadece adını söylemek hoşuma gidiyor...


Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filminde hoşuma giden bir diğer replik ise;

-Müzeyyen, sen benim kadınım olsana?
*Akşamın adını şimdiden koyalım diyorsun yani?
-Ben sana burada kadınım olsana diyorum, sen kalkmış bana kabuska muamelesi yapıyorsun.
*Pekala... Şimdi burada güneşin huzurunda kendimi senin kadının ilan ediyorum!




106 dakika sonunda kendinizi Müzeyyen ile Arif'in ve de onlar gibilerin hikayesinden çıkmış buluyorsunuz. Kitapları, yazarları, müziği ve kendinden ödün vermeden yaşamayı, farklı olmanın aslında normal olduğunu ve aşkı hafife almadan yaşamak gerektiği gibi düşünceler ve doğrular yankılanıyor beyninizin çıkıntılarında.  

Özet olarak; hikayeye göre adam kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor. 




"Bu aşk hikayelerini hep aynı adamlar mı yazıyor? Başlangıçları farklı fakat sonları hep aynı."


"Seninle bir ilgisi yok bitti. Sadece bitti."


YEŞİM TEKE 

Yorumlar

  1. Çok başarılı bir inceleme olmuş."Bu aşk hikayelerini hep aynı adamlar mı yazıyor? Başlangıçları farklı fakat sonları hep aynı."...kendimi şimdiden bu hikâyeden çıkmış gibi buldum.var ol Yeşim TEKE

    YanıtlaSil

Yorum Gönder