ELEVİT YAYLASI


Akşam 8.00 de hareket etti tur arabası Ankara'dan.
Son şanslarını kullanacaktı iki sevgili bir dargın bir barışık ilişkileri için.
Dargın kırgın oturdular yan yana 
14 kişilik minibüsün ikinci sırasındaki yerlerine. 
Karınları toktu. Araba rahattı.  beyaz WW Crafter .
Hafif telaşla koymuşlardı valizleri bagaja. 
Sanki valizler de küs gibi ayrı düşmüşlerdi.

Ankara Çorum Samsun derken sabah saatlerinde vardılar Trabzon'u Rize'yi geçip Ardeşen e.
 Yolda bir iki küçük mola sonrası sabaha karşı fark ettiler Karadeniz i ve dağları.
Kahvaltı ve dinlenme Fırtına Deresinin denize aktığı yerin dibindeki otelde olacak. 
 Araları hala çok soğuk. Karadeniz havası gibi.
Konuklar valizlerini indirip odalarına yerleştirirken, iki sevgili hala bir sevgi sözcüğü ve göz oynaşması yapmadılar.
Otelde dinlenip öğleden sonra çıkılacak yaylalara. 

Erkek birden "biz direk yaylaya gidelim" dedi. Kız isteksiz "olur".

Sordular buldular bir araba kiralayıp valizleri aldılar ve kırmızı bir Ford Mondeo ile dağlara vurdular kendilerini Fırtına Deresi boyunca.
Fındık bahçeleri mısır ve çay tarlaları içinden devam ettiler.  Sol taraflarında azgın akan bir dere boyunca 50 km gittiler. 1600 rakımda  Çamlıhemşin ulaştılar.

Iki derenin birleştiği kasabanın solundan Ayder'den gelen  Hala deresi. Sağdaki de Çat deresi.
Köprülerden geçip köpüklü suların üzerinden
Vurdular  arabayı dağa yeniden sağ yoldan. 
Artık sadece çam ormanları içinde engebeli yollardan kıvrıla kıvrıla tırmanmaya devam. Kimi zaman gökyüzü görünmüyordu Orman denizinde. Yükseldikçe oksijen dağ ve orman havası. 
Sanki bu farklı dünyada yükseldikçe kurtulacaktı aşkları.

30 40 km daha uzaklaşıp denizden 2000 rakımlı bir yerde bir düzlüğe rastladılar.  Yolun sonunda muhteşem bir kale. Zilkale  Cenevizlilerden kalma. Osmanlılar da kullanmış kontrol amaçlı. 
Altlarında dört tarafta yeşilin her tonunun  barındığı orman denizi. Ellerini uzatsalar bulutlara değecek. 
Arabadan indiler.
Heybetli kalenin ön tarafına geçince başka bir dünya.
İhtişama bakınca bu güzelliği paylaşmak için göz göze geldiler.  Muhteşem. 
Burçlara çıktıklarında gördükleri manzara inanılmaz. 
300 m aşağıda bir dere gürül gürül hırsla akıyor. Bembeyaz. Köpükleriyle bir kolye gibi süslüyor  bu yeşil denizi. 
Delikanlı aklından sevgilisinin yeşil gözlerini ve bembeyaz gerdanını geçirdi.  
Kız daha şaşkın. Korkuyla sarılacak bir beden aradı.
Uçurum, yeşillik ve güzellik. 
Gökyüzünde beyaz bulutlar.
Evet yola devam edecekler bu aşkta umut var.
Kaleden inerken kızın ince pembe penye eteğinin içinde güneşin yansımasıyla tüm güzelliği belirgin. Delikanlıda romantizm erotizme dönüyor. 
Kız kendini burçtan kucağına alıp indiren sevgilisinin ter kokusunun kışkırtıcılığına dayanamayıp bir öpücük kondurdu delikanlının dudağına. Zilkale'den sonra, hırçın derenin bir sağından bir solundan Köprülerden geçerek tırmanışa devam ettiler.  
Orman havası aşkı davet ediyor sonunda.
Büyük  kaya parçalarının üstünden yanından akan derenin kaynağına doğru tırmanıyorlar. Ve artık yüzlerinde bir gülümseme fordun cdplayerinde de Kazım Koyuncu var.
Sonunda kurtuluyorlar dört yanlarını saran orman denizinden. Şimdi önlerinde  bir kaç km ötede muazzam bir düzlük var. Hafif yamaç, üç dağın birleştiği  yerde bir yayla köyü. 
Zilkale. 
Etraf rengarenk çiçeklerle muhteşem bitkilerle bezeli.  Renk ve doğa cümbüşü. Dağların tepelerinde  tek tük çam ağaçları ve kar görünüyor.
Ve dağlardan akan üç dere köyün içinde birleşiyor. 
Birkaç köprüden arabayla zorla geçip otantik lokantaya geldiler. 
Önce alabalık  ve mıhlama yediler. Köpüklü ayran içtiler. Sonra bir  Bungalov kiraladılar köyden 300 m uzakta, yamaçta. 
Tüm yaylaya hakim terası olan. 
Fordu lokantanın yanına park ettiler.  Valizleri alıp, bu cennetteki mekanlarına yürüdüler. 
Yorgunluk ve uykusuzluk ağır bastı. Bungalovun içi modern döşeli, tamamı vernikli çam ağacından yapılmış, önünde sundurması olan bir yuva.
Acele bir duştan sonra birbirlerine sarılıp uzandılar konuşmadan, kocaman yatağa. Uyuyakaldılar. Gece susadığını hisseden delikanlı uyandı.
Yeşil gözlü sevgilisi yoktu yanında. Yine mi kapris? diye düşündü. 
Merakla hırsla çıktı yataktan bakındı etrafa. 
Sevgilisi bu doğaya uygun,
 mermer bir heykel gibi  seksi vücuduna tüm ay ışığını toplamış,
sundurmadaki sedirde onu bekliyordu. 
Ay ışığında çırılçıplak doğayla bütünleşti vücutları, 2800 m rakımlı Elevit yaylasında.
Aşklarını kutlarken uzakta köyün sokak lambaları köpeklerin havlamaları..
Kolay gelsin delikanlı..


İHSAN ÜVEZ

Yorumlar